Yenilenebilir Enerji

Avrupa’da rüzgar enerjisi özeti

Avrupa rüzgar enerjisi 2025’in ikinci yarısına girerken onshore talebi ve Polonya’nın Baltık çıkarması ile güçlü büyüme verileri ve Almanya offshore ihaleleri-Danimarka open-door krizi gibi finansal/düzenleyici riskler arasında bir denge bulmaya çalışıyor. Soru şu: Avrupa 2030 hedeflerine ulaşmak için tedarik zinciri kapasitesi ve politikalarını gözden geçirecek mi?

Birleşik Krallık

– Offshore rüzgar için CfD sözleşmeleri 20 yıla çıkarıldı.

– Maksimum teklif tavanı yükseltildi, 544 milyon Pound tedarik zinciri bonusu eklendi.

– Hedef: 2030’a kadar 43–50 GW offshore kapasite. (Umarım)

– Morgan 1.5 GW projesi DCO yani Kalkınma Onayı aldı (yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 100 türbin planlanıyordu)

Almanya

– Onshore ihale-1 Mayıs: 3,45 GW kapasite tahsis edildi, ortalama fiyat 0,0615 Euro/kWh.

– Offshore ihale-6 Ağustos ve 2,5 GW: Hiç teklif gelmedi. Nedenini de hemen size söyleyeyim: MALİYET VE SAHA SORUNLARI.

– ECT davası: Almanya, intra-EU Energy Charter Treaty kapsamında offshore rüzgar tahkim kararını iptal için dava açtı. (ah şu almanlar ve bitmek bilmeyen kuralları dediğinizi duyar gibiyim)

AB’den örnekler

İhale tasarımları yeniden düzenleniyor. Bunlar ne diye sorarsanız: fiyat dışı kriterler, şebeke bağlantı hazırlığı, sürdürülebilirlik.

Biliyorsunuz AB’nin 2030 hedefi: 420 GW rüzgar kapasitesi.

Tabi bir de CB RES listesi güncellemesi var onu da buraya eklemekte fayda var: Estonya Liivi Bay (1 GW) ve Letonya-Litvanya Eleja–Jonišķis (200 MW) projeleri eklendi.

Portekiz 2025’te ilk yüzer offshore ihalesi hazırlığında, İspanya pilot offshore adımlarını sıklaştırdı. (her ne kadar bölge siestayı sevse de rüzgar konusunda bu adımları sıklaştıracaklarını düşünüyorum.)

Danimarka

– Enerji Ajansı (DEA), 37 open-door başvurusunu yeniden reddetti. Bu ne demek oluyor hemen cevap verelim: yeni kapasite YALNIZCA İHALE YOLUYLA belirlenecek.

Bornholm Enerji Adası için şebeke kontratları onaylandı. Burada denizaltı kabloları ve trafo yatırımlarının devam ettiğini görüyoruz. Bence güzel gelişme.

Projelerde derin bakış

Polonya

– 1,44 GW’lık Bałtyk 2 & 3 Offshore’da yatırım miktarı 7,2 milyar Euro ve EIB kredisi 700 milyon Euro. Projede beklenen devreye alma ise 2027–2028 dönemi…

– Baltica 2’de Ørsted/PGE,108 elektrikli servis vinci sipariş etti.

Verilerde: -Ülkenin enerji karışımında yenilenebilir kömürü geride bıraktı- diye bir not var. Evet Türkiye için de aynı şeyi söylüyoruz. Peki soru şu: Üretilen enerjide durum ne?

Almanya

– 976,5 MW’lık Gennaker Offshore’da ise kritik tedarikçilerle kontratlar imzalandı: EEW (monopile), Dajin (transition piece), Seaway7 (foundation T&I), Boskalis+TKF (inter-array cable).

Fransa

– 488 MW’lık EMYN Offshore’da son durumu da açıklayayım: 61 türbinin 31’i kuruldu yani kurulum %50 tamamlanmış oldu. En azından bana gelen bilgi bu yönde ve Eylül ayında bitirilmesi gündemde. (ya da beklenti o yönde)

Tedarik zinciri ve üretim tabağında neler var?

Avrupa Türbin Üretimi (2025): 32 GW/y kapasite. Bunun: 22,5 GW onshore, 9,5 GW offshore.

2030 hedefleri için gereken kurulum hızı: 29 GW/y.

Kapasite ile ihtiyaç arasındaki fark çok dar. İşte tam da bu yüzden fiyatlar yüksekte seyredebilir.

Esbjerg (Danimarka): Blue Water, yeni liman alanı aldı . Avrupa’nın en yoğun offshore lojistik merkezi gerçekten DEV olacak mı benim için merak konusu. Bazen düşünüyorum biz nerede eksik adım attık diye.. Cevabı bulan beri gelsin.

İtalya: Augusta ve Taranto limanları offshore üretim merkezi olmayı hedefliyor. Görelim bakalım neler olacak.

Finansman masasında elindeki kartlara güvenen kim?

Ørsted: ABD’deki zararların ardından sermaye artışı planladı.

Equinor 1 milyar dolar yatırım yapacağını açıkladı ve yönetim kurulu temsiliyeti arıyor.

Ørsted’in bilanço gücü yeniden güvenceye alındı. Avrupa offshore projeleri için güven artırıcı etki sağlayabilir.

Bu arada unutmadan yazayım AB ETS karbon fiyatları 10 haftanın zirvesine çıktı. Bu durum rüzgar santrallerinin piyasa gelirleri için olumlu ama tüketici faturaları açısından baskı yaratabilir.

Dün ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı’nın İzmir rüzgar kümelenmesinin tehlike altında olduğu ile ilgili açıklamalarını okurken birden şu söz geldi aklıma:

“Aynı rüzgarı yakalayan ülkelerden bazıları geleceğe enerji taşırken, bazıları yalnızca fırtınanın gürültüsünü dinliyor.”