Hidrojende Yatırımlar Hızlanmasına Rağmen Belirsizlik Sürüyor
Ülkelerin net sıfır hedefleri, jeopolitik belirsizliklerin sekteye uğrattığı enerji arz güvenliği dengesi dünya ülkelerini enerjide alternatiflere itmeye devam ediyor. Hidrojen üretimi bu alternatiflerden en önemlisi olmasa da yatırımlar son yıllarda hızlanmaya başladı. Bu rağmen talepte yaşanan zayıflık belirsizliği devam ettiriyor.
Raşit Kırkağaç
İklim krizi ve Rusya – Ukrayna çatışması ülkeleri bir yandan enerji arz güvenliklerini sağlamaya iterken diğer yandan da karbonsuzlaşmaya itiyor. Küresel verilere göre bu alanda güneş çok hızlı büyürken, rüzgar ve jeotermal de önemli mesafeler kat etmeye devam ediyor. Ancak demir-çelik gibi yoğun enerji tüketimi yaşanan sanayi sektörlerinde ve ülkelerin fosil yakıtlardan çıkış planlarında (özellikle kömür) hidrojen (ağırlıklı olarak yeşil hidrojen) projeleri önemli yer tutmaya devam ediyor. Tüm bu olumlu gelişmelerle birlikte elbette 2023-2024 yılları arasında maliyet, alıcı isteksizliği, kaynak yetersizliği vb. nedenlerden dolayı iptal edilen projeler de dikkat çekiyor.
KÜRESEL HİDROJEN ÜRETİMİ
Mavi Hidrojen üretiminde neler oluyor?
Küresel verilere bakıldığında enerji dönüşümünün hala fosil yakıt temelli üretime dayandığı görülüyor. Mavi hidrojen üretiminde ise Kuzey Amerika ve Asya Pasifik bölgeleri diğer bölgelere göre daha önde gidiyor. Bu durum da bize iki önemli gerçeği yansıtıyor.
Kuzey Amerika’nın doğal gaz avantajı: ABD ve Kanada, ciddi doğal gaz rezervleriyle karbon yakama teknolojilerini entegre ederek mavi hidrojen üretiminde öne çıkıyor. Fakat karbon emisyonlarını gerçekten azaltma kapasitelerinin tartışmalı olduğu görülüyor.
Asya-Pasifik’in Artan Enerji Talebi: Çin, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerin yoğun enerji talebi ve teknolojik altyapıları, Asya-Pasifik’i ikinci büyük üretici konumuna taşıyor.
Yeşil Hidrojende adımlar yavaş ama..
Yeşil hidrojen üretiminde ise Asya-Pasifik liderliği dikkat zira 93,6 kt’lik üretim bölgenin yenilenebilir enerji yatırımlarını ne kadar hızlandırdığının da bir kanıtı. Çin’in, rüzgar ve güneş enerjisindeki liderliğini yeşil hidrojen de aktarması karbon nötr hedeflerine doğru atılan stratejik bir adım olarak görülüyor. Avrupa, 31,6 kt üretimle ikinci sırada ama soru işaretleri devam ediyor. Avrupa Birliği, Green Deal kapsamında yenilenebilir enerjiyle hidrojen üretimini destekliyor. Ancak hâlâ beklenen büyümenin gerisinde. Kuzey Amerika ise yeşil hidrojende 19,4 kt ile sınırlı kalmış durumda. Doğal gaza olan yoğun bağımlılık, yenilenebilir enerjiye geçişi yavaşlatıyor.
Enerji geçişi adaletsizliği
Uluslararası raporlar ve küresel verilere bakıldığında Afrika ve Güney Amerika’da yeşil hidrojen üretiminin düşük seviyelerde olduğu görülüyor. Bu durum küresel enerji geçişinde adaletsizliğin sürdüğünü ve bölgelerin finansman eksikliği yaşadığını gösteriyor.
Orta Doğu’nın doğalgaz zenginliği nedeniyle mavi hidrojen üretimine odaklandığı ve 2023 yılında yeşil hidrojende sadece 0,1 kt’lik bir üretimi olduğu görünüyor. Afrika bakıldığında ise potansiyeli yüksek olsa da, sadece 1,7 kt üretimle geride kalmış durumda. Oysa kıta, güneş ve rüzgar enerjisiyle yeşil hidrojenin gelecekteki merkezi olabilir. Tüm bu olumsuzluklarla birlikte her iki bölgede de 2024 yılında yeşil hidrojen projelerinde kayda değer bir artış yaşandı ve bu projelerin sayısı 122’ye ulaştı. 36 yeni projeyi duyuran Mısır, amonyak ve yeşil hidrojen projelerine 34 milyar doları aşan yatırımlar yaptı. Umman, 16 proje ile ikinci sırada yer alıyor. Bu projeler arasında yeşil amonyak ihracatı anlaşmaları ve 4 GW’ın üzerinde kapasiteye sahip büyük bir amonyak ve yeşil hidrojen üretim projesi bulunuyor. UAE, Japonya’ya düşük karbonlu amonyak ihracatıyla ilk ticari sevkiyatını gerçekleştirdi ve hidrojen ekipmanları için ilk fabrikayı kurarak önemli bir ilerleme kaydetti. Tunus, kısa bir süre önce hidrojen için ulusal bir strateji benimseyen ülkeler arasına katıldı. Avrupa’ya yeşil hidrojen ihracatı için anlaşmalar imzaladı. Cezayir ve Fas da benzer girişimlerde bulunuyor.
YEŞİL HİDROJENDE TÜRKİYE NEREDE?
Global ve ülkesel verilere bakıldığında Türkiye’nin 2050 yılına doğru yıllık 3,4 milyon ton yeşil hidrojen üretme potansiyeli olduğu görülüyor. Bu üretim içinse yıllık yaklaşık olarak 3-4 milyar dolarlık yeşil hidrojen yatırımına ihtiyaç olduğu açık. Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) Türkiye Yeşil Hidrojen Geleceği 2023 çıktılarına bakıldığında, Türkiye yeşil hidrojen üretiminin 2035 yılında 0,6 Mt ve 2050 yılında ise 5,5 Mt seviyesinde gerçekleşebileceği öngörülüyor. Yapılan değerlendirmelere göre yeşil hidrojen tüketimi, ulaşımda enerji talebinin 2035 yılında binde 7’sine ve 2050 yılında yüzde 11’ine, sanayide enerji talebinin ise 2035 yılında yüzde 1’ine ve 2050 yılında yüzde 8’ine denk gelecek. Çıktılarda ayrıca Türkiye’nin AB toplam yeşil hidrojen ithalatında 2050 yılına kadar ortalama yüzde 3 pay alabileceği bu oranın da 2050 yılında yüzde 8’e yükselebileceği üzerinde duruluyor.
Türkiye, özellikle yenilenebilir enerji potansiyeliyle bu yarışta söz sahibi olabilir. Avrupa’nın yeşil hidrojen üretimini artırma çabaları ve Türkiye’nin çevresinde yaşanan çatışmalara rağmen coğrafi avantajı göz önüne alındığında bir adım daha öne çıkarıyor. Elbette bu kapsamda yapmamız gereken bazı şeyler var. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Rüzgar ve Güneş Enerjisi yatırımları hızlandırılmalı.
- Avrupa ile yeşil hidrojen ticaretinde stratejik ortaklıklar kurulmalı.
- Türkiye, Mavi Hidrojen teknolojisini karbon yakalama projeleriyle destekleyip geçiş sürecini yönetmeli.
Bunlarla birlikte geçenlerde katıldığım Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) Genişletilmiş Yönetim Kurulu toplantısında özellikle yeşil hidrojende 2025’in atılım yılı olacağı vurgulandı.
KAZAKKİSTAN’IN HYRASIA ONE PROJESİ
Hyrasia One Projesi, Kazakistan’ın güneybatısındaki Mangistau bölgesinde gerçekleştirilen, dünyanın en büyük yeşil hidrojen projelerinden biri olarak göze çarpıyor. Bu projeyi önemsememin sebebi ise özellikle son zamanlarda Türk Cumhuriyetleri bölgesinde bir yeşil enerji koridoru tanımının öne çıkması. Proje geri dönecek olursak Hyrasia One,Kazakistan’ın geniş yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak, yeşil hidrojen üretiminde global bir lider olmayı hedefliyor.
Proje, 40 GW kapasiteye sahip rüzgar ve güneş enerjisi santralleri kurarak, yıllık yaklaşık 120 TWh yenilenebilir enerji üretmeyi hedefliyor. Bu enerji, toplam 20 GW kapasiteli elektrolizörler aracılığıyla yeşil hidrojen üretiminde kullanılacak. Hedef, 2032 yılına kadar yıllık 2 milyon ton yeşil hidrojen üretmek. Projenin yatırım tutarının 40 ila 50 milyar dolar arasında olması bekleniyor. 2026 yılında nihai yatırım kararının alınması, 2027’de inşaatın başlaması ve 2030’da üretime geçilmesi planlanıyor. Hyrasia One, Avrupa ve Asya’daki hidrojen pazarlarına önemli miktarda yeşil hidrojen tedarik etmeyi amaçlıyor. Ayrıca, Kazakistan ekonomisinin yeşil dönüşümüne katkı sağlaması ve Mangistau bölgesinde binlerce yeni istihdam yaratması öngörülüyor.
Sonuç olarak küresel verilerde mavi hidrojen üretiminin hakimiyeti devam etse de yeşil hidrojenin stratejik bir öncelik haline geldiğini de unutmamak gerek. Bununla Teknoloji ve finansman desteği sağlanmadıkça Afrika ve Güney Amerika gibi bölgeler bu dönüşümde geride kalacak. Türkiye için bu durum, yenilenebilir enerji yatırımları ile yeşil hidrojen ihracatçısı olma fırsatını barındırıyor.