Analiz

Küresel şebeke gelişmeleri öne çıkan başlıklar 18-27 Ağustos 2025

18–27 Ağustos 2025 döneminde küresel elektrik şebekeleri, artan yenilenebilir yatırımların talep ve altyapıyla uyumsuzluğu, veri merkezlerinin hızla büyüyen yük etkisi, toplumsal kabul sorunları ve enerji depolama yatırımlarıyla şekillendi. Hindistan’da arz fazlası ve kısıntılar yatırım güvenini zorlarken, ABD’de yapay zeka kaynaklı elektrik talebi ile fosil destekli federal müdahaleler çelişkili bir tablo yarattı. İngiltere, rüzgar çiftliği kısıntılarının faturaları artırdığı bir dönemde iletim hatları için toplumsal teşvik ve batarya yatırımlarına yöneldi. Avustralya ise Waratah Süper Bataryası ile hem şebeke güvenliğini güçlendirdi hem de kömürden çıkış sürecini hızlandıracak stratejik bir adım attı.

Hindistan:

Kapasite ve talep arasındaki denge sorunu

-Hindistan Merkez Elektrik Kurumu (CEA) Başkanı Ghanshyam Prasad, yenilenebilir enerji yatırımlarının gerçekçi talep artışıyla uyumlu planlanması gerektiğini belirtiyor.

-Ülkede halen 44 GW’lık yenilenebilir enerji projesi alıcı bulabilmiş değil. (Türk yatırımcılara kapılarını açmaları kendileri için iyi bir seçenek, tabi cazip kredi olanakları ile)

-Hindistan’da daha önce termik santrallerde aşırı kapasite ve iflas riski olmuştu, bu durumun yenilenebilir enerjide de olmaması için bir sebep yok gibi görünüyor.

-Verilere göre şebekede yaşanan arz fazlası sebebiyle üretim kısıntıları var. Gujarat Khavda’daki 4 GW kapasiteli trafo merkezinde sadece 300–500 MW devrede.

Güneş enerjisinde yaşananlar ve yatırımlara etkisi

-Hindistan’da düşük talep ve iletim hattı tıkanıklıkları nedeniyle güneş enerjisi üretiminde yaygın kısıntılar (curtailment) uygulanıyor.

-Rajasthan’da zirve saatlerde üretimin %48’i kısıtlanıyor. Bunun sonucunda Nisan 2025’ten bu yana üreticilerin kaybı 26 milyon doların üzerine çıktı.

-Tamil Nadu’da 2025’in ikinci çeyreğinde güneş üretimi öngörülenden %10 düşük gerçekleşti. Gujarat ve Maharashtra da kısıntılardan etkileniyor.

-2025’in ikinci çeyreğinde yeni güneş projeleri %75, ihale süreçleri ise %65 azaldı. (Yetkililer bunun geçici bir durum olduğunu söylese de yatırımcı güvenini ciddi şekilde sarstığını unutmamak gerek)

-Güneş santrallerinin kapasite kullanım oranına bakıldığında Mayıs’ta %21,4 olan kapasite kullanım oranı – %1,9 azalarak Haziran’da %19,5’e düştü.

Hindistan’da hava tahminlerine hassaslık ayarı

-Hindistan’da yenilenebilir enerji üretimi hava koşullarına bağımlı bu da daha hassas hava tahmin sistemlerinin gerekliliğini ön plana çıkarıyor.

-Sebep: çünkü mevcut tahminler şebekenin 15 dakikalık işletim döngüsüyle uyumlu değil.

Kapasite artışları ve 2030 hedefi

-Hindistan’da bana göre rekor sayılabilecek düzeyde (22 GW) güneş ve rüzgar kapasitesi eklendi.

-2030 hedefi ise fosil yakıt dışı 500 GW’lık ciddi bir güç kapasitesine ulaşmak. (Bu gerçekleşir mi bilinmez ama Trump’ın seçilmesinden önce ciddi bir yenilenebilir enerji finansman sistemi üzerinde konuşuyorlardı. Akabinde bu söylem biraz durulsa da hedef hala geçerli)

ABD:

Teknoloji nedeniyle artan talep yönetimi ve elektrik şebeke durumu

Bilindiği gibi son zamanlarda ABD’de özellikle veri merkezleri sebebiyle elektrik talep artışları konuşuluyor.

-2030’a kadar 20 GW’lık ek yük beklentisi var

-Raporlara göre veri merkezleri toplam elektrik üretiminin yaklaşık %7-12 arasında bir üretimi tüketecek. (2023’te ise bu oran %4,4 civarında)

-Virginia ve Texas gibi eyaletler düşük fiyat ve güçlü altyapı ile ön planda ama bağlantı gecikmeleri ve iletim hattı darboğazı büyümeyi sınırlı tutuyor.

-Dominion Energy 6 ayda veri merkezleriyle yaptığı sözleşmeleri 21 GW’tan 40 GW’a yükseltti. (Not: bu yük sırf hanehalkı maliyetini etkilemesin diye özel tarife sınıflandırmaları yaptılar)

-Microsof, AWS, Digital Realty, Google vb teknoloji şirketleri sıvı soğutma, AI tabanlı verimlilik ve DC altyapısı gibi teknolojilere yatırım yaparak tasarruf sağlamaya çalışıyor.

Sonuç olarak veri merkezleri büyüyor ve şebekeye yük bindirecekler ama kimse iklimlendirme tarafını konuşmuyor..

Trump’ın sözlerinin aksine 2025’in ilk yarısında yenilenebilir enerji katkısında rekor

Son dönemde ABD Başkanı Trump “güneş enerjisi tarım arazilerimizi bozuyor, RES’ler kuşları öldürüyor, verimli değil dese de ortada bir FERC raporu var.

FERC raporuna göre:

-Ocak-Mayıs (2025) döneminde ABD 15 GW yeni kapasite ekledi ve bunun %91’i yenilenebilir enerji kaynaklarından geldi.

-Rapora göre bu dönemde 11,5 GW güneş, 2,3 GW rüzgar, 1,3 GW doğal gaz santrali kuruldu.

Mevcut kurulu güçte paylar ise:

-Doğal gaz %43, kömür %15’in altında, rüzgar %11,8, güneş %11’den fazla, nükleer %7,7.

ABD’de bir beklenti var o da, 2028 yılına kadar projelerin %84’ü güneş ve rüzgar santrallerinden oluşacak. (Beklenti 90 GW GES ve 23 GW RES)

İyimser verilere göre Çatı GES projeleri dahil edildiğinde güneş+rüzgar payı toplamda %25’in üzerine çıkıyor.

Tüm bunlara rağmen ben en azından ABD yenilenebilir enerji sektörü kadar iyimser değilim. Yapım gereği de temkinli davranmayı severim. Sektör elbette büyüyecektir ama fazla iyimserlik de yenilenebilir enerji sektörünü bir noktadan sonra filozof yapıyor benden söylemesi.

DOE: ‘kömür ve gazı emekli edersek elektrik bulumayız’ dedi mi demedi mi?

DOE Temmuz 2025’te yayınladığı raporda kömür ve gaz santrallerinin erken emekli olması sık elektrik kesintilerine neden olabilir görüşünü dile getirdi ama yeşil enerji dernekleri (kim bunlar: Advanced Energy United, ACORE, ACPA) bu görüşe itiraz ettiler.

Dernekler rapordaki yük artışı, kaynak katkısı ve üretim tahminlerini ‘aşırıya yakın varsayımlara’ dayalı buldular.

DOE’nin raporunda Michigan’daki 800 MW’lık devreye girmesi kesinleşmiş NGS projesi yok mesela..

Ayrıca DOE 2025-2030 arasında 50 GW veri merkezi yükü ekleneceğini belirtiyor ama bazılarına göre bu beklenti tahminlerin çok üzerinde. (yukarıda da belirttim kimse iklimlendirme konuşmuyor ama herkes özellikle yazın klimaları 18 derecede kullanma alışkanlığı edinmeye başladı)

Burada ek olarak Grid Strategies’in bir çalışması var. Meali de şudur: eğer ekonomik olmayan fosil yakıt bazlı santraller devreden çıkarılmazsa 2028’e kadar tüketicilerin faturalarına 3,1 milyar dolar ek maliyet yansıyabilir.

Trump’ın Ulusal Enerji Acil Durumu ilanı gereklilik mi yoksa keyfe keder mi?

Konu Başkan Trump olunca elbette çoğunluk keyfe keder diyecek zira kendisinin açıklamaları da o yönde bir intiba oluşturuyor.

Neler oldu bir hatırlayalım, 20 ocak 2025’te yayınlanan başkanlık kararnamesiyle (14156) ABD’de ulusal enerji acil durumu ilan edildi ve akabinde 14262 sayılı kararnameyle bakanlığa “artan elektrik talebini karşılamak için tüm üretim kaynaklarını kullanabilirsiniz” talimatı verilmiş oldu.

DOE ise Federal Güç Yasası (202(c) maddesi) kapsamında Michigan ve Pensilvanya’da kapanmak üzere olan santrallerin çalışmaya devam etmesini kararlaştırdı.

Not: yetki çevre yasalarıyla çelişiyor ama buna rağmen 90 günlük sürelerle uzatılabiliyor

Tabi eyalet savcıları ve çevre grupları “keyfi” uygulama diye dava da açtı…

İngiltere:

Yeni iletim hatları için ‘Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu’

İngiliz hükümeti 2030’a kadar elektrik sistemini karbondan arındırmak için iki kat daha fazla iletim altyapısına ihtiyaç duyacak ama plylon projeleri ve çevresel kaygılar sebebiyle halk ciddi tepki gösteriyor.

Çözüm için:

-Yeni hatların yakınında yaşayan hanelere yıllık 250 sterline kadar indirim teşviki planlanıyor.

Veri merkezlerinin elektriği gazdan gelecek

İngiltere de veri merkezlerinin elektrik ihtiyacında artış var.

-Güneyde planlanan 5 büyük veri merkezi projesi şebeke bağlantı gecikmeleri ve yüksek elektrik fiyat olasılıkları üzerine gaz kullanabilir.

-Projelerin toplam talebi 2,5 GW bu da milyonlarca hanenin elektriğine el koymak demek.

Uzaktan bakıldığında mantıklı görülebilir ama bu durum İngiltere’nin karbon azaltım hedefiyle ne kadar daha çelişecek merak konusu..

Dengeleme maliyetleri faturaları %2 artırdı

RES’lerin şebeke kısıtlarından kaynaklı kapatılması enerji maliyetlerinde sıçramalara yol açtı.

-2025 dengeleme maliyeti 814 milyon sterline dayandı (2024: 631 milyon sterlin)

-Ofgem: Ekim 2025’ten itibaren enerji faturaları (hanehalkı) %2 artacak ve yıllık 1.755 sterline yükselecek.

Batarya depolama yatırımlarında durum ne?

İngiltere Ulusal Varlık Fonu, ortaklarıyla birlikte (Aware Super-Equitix) batarya depolama şirketi Eelpower Energy’ye 500 milyon sterlin yatırım yaptı.

– Üç projede toplamda 150 MW güç ve 300 MWh depolama kapasitesi sağlanacak.

– Burada hedef 1 GW batarya kapasitesi geliştirmek. (2030’a kadar)

2024 sonunda İngiltere’de kapasite 4,5 GW seviyelerindeydi.

– Hükümetin hedefi ise 2030’da 23-27 GW’a ulaşmak.

Ülkeler ulaşamayacakları hedefler koymayı seviyor ama yine de ümit tükenmez bir kaynak. Keşke elektrik için de aynı şeyi söyleyebilsek..

Genel Değerlendirme

İngiltere enerji sisteminde çelişkili dinamikler öne çıkıyor:

Bir yandan: Yenilenebilir entegrasyonunu desteklemek için batarya depolama yatırımları hızlanıyor ve iletim hatları için toplumsal kabul mekanizmaları geliştiriliyor.

Diğer yandan: Veri merkezlerinin artan elektrik açlığı, şebeke gecikmeleri nedeniyle fosil yakıt çözümlerine dönüşü teşvik ediyor.

Rüzgar kısıntılarından kaynaklanan maliyetler ise tüketicilerin faturalarına doğrudan yansıyor.

Sonuç olarak, İngiltere’nin 2030 karbonsuz elektrik hedefi, şebeke modernizasyonu, depolama kapasitesi artışı ve piyasa reformlarının zamanında hayata geçirilmesine bağlı. Aksi takdirde, kısa vadeli çözümler fosil bağımlılığını artırabilir ve hanehalkı faturalarını yükseltmeye devam edebilir.

Avustralya:

Avustralya şebekede doğru enstrümanları mı kullanıyor?

Benim gözümde Avustralya’nın librettosu tabi ki de Waratah Süper Bataryası.

Proje nedir ne değildir

-Waratah Süper Bataryası Avustralya’nın en büyük bataryası ve NSW’de devreye alındı.

-Proje eski Munmorah kömür santrali sahasında kuruldu. (demek ki isteyince oluyormuş)

-Proje Eylül 2024’te şebekeye bağlandı ve 350 MW kapasite ekledi. 2025 sonunda ise 850 MW’lık tam kapasiteye ulaşması planlanıyor.  

Şebeke istikrarı ve kesinti önleme

-Waratah, 36 iletim hattını gerçek zamanlı izleyerek ani yüklenmeleri tespit ediyor ve birkaç saniye içinde devreye girerek şebekeyi dengeliyor.

-Yaz aylarında gündüz saatlerinde 700 MW kapasite, sistem koruma hizmeti için ayrılacak.

-Bu özellik, bushfire (orman yangını), yıldırım düşmesi veya diğer ani kesinti risklerinde şebekenin çökmesini engelleyecek.

Waratah’ın devreye alınmasıyla:

-Mevcut iletim ağının verimliliği artacak.

-Daha az yeni iletim hattı inşa edilmesine ihtiyaç duyulacak.

Not: UNSW araştırmacısı Dylan McConnell’e göre, mevcut altyapının daha etkin kullanılması, maliyetleri düşürerek fiyat istikrarı sağlayacak.

Not 2: Waratah kapasitesi Eraring kömür santralinin yarısına denk enerjinin depolanması anlamına geliyor. Belirtmekte fayda var: bu durum kömür santrallerinin kapanma takvimi yaklaşırken NSW’nin enerji arz güvenliğini garanti altına alıyor diyebiliriz.

Not 3: 2025’te Avustralya’da 12 yeni batarya sistemi ulusal enerji piyasasına girdi. Yani şebeke ölçekli batarya kapasitesi iki katına çıkmış oldu. Eraring ve Liddell gibi eski kömür santrallerinin arazilerinde yeni batarya projeleri yolda. (Waratah bu projelerin en büyüğü)